Sezen Dinlenme Tesisleri sakindi o gün.Hava inanılmaz sıcaktı ve sabah saatlerinde hasbelkader uğrayıp gitmiş birkaç araba dışında pek gelen giden olmamıştı.Tesisteki personel, sıcakta kendilerinden geçmiş kediler gibi oturdukları yerde uyuyorlardı.O tür sıcakları bilirsiniz, insan bazen çıldıracakmış gibi olur,kendinden bile nefret eder..
Sezen Tesisleri, Tekirdağ'dan yirmi kilometre sonra gelen, çevresi tartalarla kaplı bir alanda çakıl taşlarının üzerine kurulmuş eski bir yapıydı.İçerideki hareketli olan tek şey kasetçalar bölümü parçalanmış,radyo istasyonlarını pek de iyi çekmeyen eski bir radyo idi.Sadece ondan bazı sesler çıkıyordu ara sıra...Meteoroloji haberlerini sunan spiker saat 14:30 itibariyle Tekirdağ'daki hava sıcaklığının otuz beş derece olduğunu söylüyordu.Allah'ım ne müthiş bir sıcak..Güneşin altında derilerini beslemek için hareketsizce yatan yılanlar bile ortalıklarda gözükmüyordu...
Uzunca süren sessizliği gümüş rengi,lastikleri kocaman bir araba bozdu..Arabanın lastikleri o kadar büyüktü ki sanki iki tane lastik birbirine yapıştırılmıştı sanki.Yavaşça yanaştı araba tesisin önüne doğru...Şoför, sanki iki katlı bir alışveriş merkezinin tıklım tıklım dolu otoparkındaymış gibi park ediyordu arabayı...Sezen çalışanları saatler süren uykularından -yaz uykusu diyebilirim- uyanmışlardı.Topu topu üç kişiydiler zaten.Hepsi görev yerlerine dağıldı..
Uzun boylu ama boyuna göre oldukça sıska olan genç çocuk itina ile masaların üzerini silmeye başladı...Şef garson kapının önüne çıkmış arabaya bakıyordu..Diğeri ise radyoda pürüzsüz çeken bir kanal arıyordu umutsuzca..Adam otomobilinden indi.Bir seksen boylarında,hafif göbekli biriydi.Saçlarının yanları iki numara kısaltılmış,üstleri ise parmaklarınızla toplasanız toka takabileceğiniz kadar uzundu.Güneş gözlüğü yüzünün neredeyse tamamını kaplamıştı..Kapıdaki şef garson hemen adımını attı dışarı ve adamı içeri davet etti.
** Hoş geldiniz efendim.Buyrun.Klimamızda biraz serinleyin.** Adam içeri girdi.Etrafa bakındı ağır ağır.Terden ıslanmış olan kırmızı gömleği sırtına yapışmıştı.Gözlüğünü çıkardı .Sol gözünün altında derin bir yara izi vardı.Sanki orası jiletle kesilmiş gibi duruyordu..Gerçekten derin bir yara..Adam yarasının üzerine konmaya çalışan sineği eliyle defetti.Şef garson, adamın gözündeki yarayı görünce tiksinti duydu
birden..Girişin yanındaki masaya oturdu adam ..
Yorgun olduğu her halinden belli oluyordu..Otururken poposunu yavaş yavaş koymuştu sandalyeye..
** Ne alırdınız efendim? Köfte,soğuk sandviç,tost,kola** Garson az önce duymuş olduğu tiksintiyi unutmuş, kazanacağı paraları düşünüyordu şimdi.
Adam garsonun suratına bakmadan cevap verdi.. ** Soğuk sandviç ve ayran** Garson kafasını emredersiniz der gibi eğdi ve büfedeki çalışana sandviç yapmasını söyledi.Adam dışarıya bakıyordu.Arabasına daldı gözleri..Epey para harcadığını düşündü...Gözündeki yaraya ısrarla konmaya çalışan sineği tekrardan kovuverdi..
Sinekler..Ne kadar da ısrarcı yaratıklar..Annesinin hayır dediği halde istediğini aldırtmak için avazı çıktığı kadar bağıran çocuklar gibi...Annesinin tokadıyla hayır kelimesinin anlamını öğren yaramazlardan farkları yoktu...Sinek tekrardan kondu..Ama bu sefer masaya. -ŞAKK !! - Adam tokadı yapıştırdı..Sonra da önünde duran peçeteyle sildi attı masanın üzerine yapışan sineğin leşini..
Adam cebinden bir sigara çıkararak yaktı..Yemekten önce sigara içmeye bayılıyordu..Ve tabii ki yemeğin ardından da..Derin bir nefes çekti sigarasından ve tam üfleyeceği sırada tesise doğru yaklaşan otobüsü gördü.Son model otobüslerden olduğu belliydi..Pırıl pırıl parlıyordu..Camında '' İstanbul - Şarköy '' yazıyordu..Dev araç tesisin önünde durdu.Kapı gür bir şekilde fıslayarak açıldı..Şef garson otobüsten inen yolculara bakıyordu..Hemen dışarı fırladı ve davet etti yolcuları..Yolculardan kimi dışarıdaki masalara yerleşti,kimi içeri girdi..Hemen hemen birçoğu ise tuvaletlere koşuverdi..
Adamın sandviçi geldi ..Domates,biber ve salatalıkla süslenmiş,içinde kaşar peyniri ve salam olan büyükçe bir sandviç..Sandviçi hazırlayan personel adamın ayranını elinde sallayarak masaya koydu..Adam ayranından bir yudum içti ve hızlı çene hareketleriyle sandviçini yemeye başladı..Sanki çiğnemeden yutuyordu..
Sezen Tesisleri uzun zamandır böyle üst üste yolcu ağırlamamıştı..Şef, bu durumun kendilerine iyi para kazandıracağını düşünürken bir yandan da yolcularla ilgileniyordu.Hemen hemen otuz kişi inmişti otobüsten...Otuz kişi...Sezen Dinlenme Tesisleri için çok büyük bir rakamdı..Bazı yolcular otobüste bekliyordu.Çünkü o kadar kişiyi ağırlayacak bir yer olma özelliğinden uzaktı burası..Aslında otobüsün arıza yaptığını ve zorunlu bir mola verdiklerini söyledi muavin,şef garsona..Arıza olsun olmasın, sonuçta para kazanmak için güzel bir gün diye düşündü şef..
Adam sandviçini büyük bir iştahla yemişti..Gözü yan masada oturan sarışın kısa saçlı kıza ilişti.Kız epey güzeldi..Bir an için uzun zamandır böyle bir güzellik görmediğini düşündü adam.Kız, elindeki haritaya dalgın dalgın bakıyordu.Yorgun olduğu gözlerinden okunuyordu.Su istemişti ve geldiğini görünce üzerinde büyük harflerle TRAKYA yazan haritayı katlayıp önüne koydu..
Adam, garsona eliyle işaret etti hesabı getir gibilerinden.O arada ortada elinde çaylarla dolaşan çocuk bir bardak çay bıraktı adamın masasına..Ama adam çay istememişti..Sinir oluyordu böyle durumlara..Çok sefer beğendiği güneş gözlüğünün yerine bir başkasını almıştı..Satıcının ısrarları sebebiyle..Neden hep istemediği şeyleri yapıyordu?..Kendine kızdı..Ama bir an için az sonra bir daha buraya asla uğramamak üzere gideceğini düşündü..Hesap geldi..Cebinde terden ıslanmış olan parayı çıkarıp verdi..
Çaydan bir yudum aldı ve bu sıcakta yapılacak en kötü şey çay içmektir dedi ve dışarı çıktı..Dışarısı yanıyordu adeta..He zamanki gibi yemekten sonra bir sigara yaktı..Bir türü bırakamamıştı şu illeti..Arabasına doğru ilerlerken tuvaletin yerini soran kızın sesini işitti..Arkasına döndü ve tekrardan vuruldu o güzelliğe..Nasıl tanışabilirim diye geçirdi aklından.Bir yandan parmaklarını çıtlatıyor, bir yandan da tuvalete giden kızın kalçalarına bakıyordu..
Sıcak iyice bastırmıştı..Muavin ve şoför otobüsün altına yatmış hararetle çalışıyorlardı.Yolcular ise bir sinema filmi izler gibi meraklı gözlerle bakıyorlardı otobüse.Daha ne kadar bekleyeceklerdi..?
Kız tuvaletten çıkmış otobüse doğru gidiyordu..Adam heyecan duydu aniden,kalbi pıtır pıtır atmaya başladı..Lisede çıkma teklifi ettiği kız geldi aklına..O anda da kalbi böyle atıyordu..Ağzındaki sigarayı yere atarak ayağıyla ezdi, gözlüğünü taktı,gömleğinin yakasını düzeltti yarım yamalak ve kıza doğru yürümeye başladı.
** Afedersiniz hanımefendi..Çakmağınız var mı acaba? ** dedi adam cebinden sigara paketini çıkarırken.Klasik bir numaraydı fakat o anda aklına başka bir şey gelmemişti.Kız, sırtında asılı olan çantasından bir zippo çıkardı ve adama uzattı..
** Teşekkür ederim ** dedi adam ve sigarasını yaktı..Çakmağı uzattı.Sakin olmalıyım dedi içinden ve net bir ses tonuyla konuşmasını sürdürdü.
** Yolculuk Şarköy'e sanırım..** Otobüsün Şarköy'den başka bir yere uğraması olanaksızdı..Saçmaladığını düşündü..
** Evet Şarköy'e gidiyorum..Ama maalesef gördüğünüz gibi otobüs arızalandı..Kötü bir gün geçiyorum..Bu sıcakta halen buradayım..Şans işte **
Kız böyle tipleri iyi bilirdi..Önce çakmak isterler daha sonra tanışmak için herşeyi yaparlar..Kız gülümsedi adama alaycı bir tavırla..Aklı, arızalanan otobüsteydi..
Adam kendisinin de Şarköy'e gideceğini belirtti..Eğer isterse kendisini de yanında götürebileceğini söyledi.Adam o kadar heyecanlanmıştı ki, sanki sıcak iki katına çıkmıştı.Sırtından beline süzülen ter damlası titreme getirdi birden.Kız adamın teklifini geri çevirdi nazik bir şekilde..
Zaten ne zaman şansım var diye düşündü..Yine kendi iğrenç işine dönecekti..Kız, adamın teklifine aslında sıcak bakmıştı fakat tanımadığı bir adamın arabasına binmek pek de iyi bir fikir değildi ona göre..Gazetelerde sıklıkla tecavüz olaylarını okurdu..
Kız düşünceli bir şekilde muavinin yanına gitti..Otobüsün ne zaman tamir edileceğini sordu.Bir yandan da arabasına doğru ilerleyen adama bakıyordu.Muavin, otobüsün motorunda bir arıza olduğunu ve yedek parça için beklemek zorunda olduklarını söyledi kıza..
Parçanın gelmesi ve takılması en azından iki saat sürer dedi muavin.Kız sinirli sinirli söylenirken diğer taraftan arabasını çalıştıran adama bakıyordu.Çabuk karar vermeliydi.Ya iki saatten fazla sürerse ne olacaktı? -LANET OLSUN--
Adama bağırarak bekle diye işaret etti kız..Adam duymadı.Otomobil yavaşça ana yola doğru çıkarken ,adam arabaya doğru koşan kızı gördü ve durdu..Kapıyı açtı..Kız arabaya bindi..
2.BÖLÜM
** Merhaba. Az kalsın gidiyordunuz.Otobüs iki saate kadar tamir olmazmış.Eğer teklifiniz halen geçerliyse....**
Adam kızın sözünü bitirmesini beklemeden atıldı.. ** Ah, elbette..** Kız okuduğu tecavüz olaylarını düşündü birden..Ama beklemek..Beklemek tecavüzden daha kötü bir şey diye düşündü..
** Ben Şenol..Memnun oldum** Şenol sağ elini kıza doğru uzatırken sol eli de okyanusun ortasında can simidine sarılan bir insanın parmakları gibi kavramıştı direksiyonu.Kız, adamın elini sıktı tebessümle..
** Aylin..Ben de memnun oldum..** Şenol kalbindeki dalgalanmaları tekrardan hissetti..Bu sefer belki de şansı açılmıştı..Mutluluk ve heyecan sarmıştı bütün benliğini..
Kız arabanın içinde keskin bir koku olduğunu farketti..Yoksa kendi üstü başı mı böyle kokuyor diye düşündü telaşlanarak.. Aylin, Şarköy'e ablasının yanına gittiğini söylerken , Şenol da hayvan ticaretiyle uğraştığını anlattı..Az türde bulunan ve yurt dışından gelen hayvanları Şarköy'de bir köylüye sattığını söyledi..Yasal bir iş yapmıyordu bu yüzden işiyle ilgili pek fazla ayrıntıya girmedi..
Asfalt sıcaktan kavruluyordu adeta..Etrafta hiçbir canlı yoktu.Allah'tan arabanın kliması var dedi Aylin yoksa gidene kadar eriyebileceğini düşündü..Şenol sohbet esnasında radyoyo açtı..Frekansı gayet iyiydi..Hızlı bir rock parçası çalıyordu..Bu tip yerlerde böyle şarkılar pek de normal değildi..Aylin çantasından çıkardığı sigara paketini Şenol'a uzattı..Sonra kendine de yaktı bir tane..Dumanı yavaşça üfledi,sanki başka sigarası kalmamış gibi..
Dumanların arasından '' İDRİCE '' tabelasını gördü..O anda radyonun sesi o kadar açılmıştı ki Aylin yerinden sıçramış Şenol ise telaşlı bir şekilde radyoyu kapatırken direksiyonun hakimiyetini sağlamaya çalışıyordu..
** Ahh...Bir an için ölecektim korkudan** dedi Aylin ve kıkırdamaya başladı..Şenol da tebessüm ediyordu..
**İdrice köy sanırım.Neden buradan gidiyoruz?** dedi Aylin ve sigarasından bir nefes çekti..Bu sefer dumanı hızlıca üflüyordu.Bir an için adamın kendisini başka bir yere götürüp saldıracağını düşündü..Defalarca tecavüz edecekti.Sonra da cinsel organına toprak dolduracaktı..Böyle bir haber okumuştu gazetede..Adam tecavüz ettikten sonra kadının cinsel organına toprak doldurup vücudunu bıçakla paramparça etmişti..Ürperdi birden..Şenol'a baktı kararsız gözlerle..
** Evet köy..Buradan Şarköy'e daha çabuk varırız..Kestirme yol yani.En azından on beş dakika kazancımız olur ** Şenol'un tavırları dünyadaki bütün yolların nereye çıkacağını bilen bir kahin gibiydi..Aylin bir an için rahatladı fakat endişesi hala devam ediyordu.
Aylin çevresine bakınıyordu..Hep tarla vardı..Her taraf tarla..Mısır,buğday ve daha bir çok türden tarla..Yollar çok bozuktu..Bu yollarda araba kullanmak ne de zordur diye düşündü Aylin..Şenol, İdrice tabelasından içeri girdi..Tabela sağa uzanan uzunca bir yolu gösteriyordu..-KAHRETSİN- .. Araba ani bir fren yaparak durdu.Aylin öne doğru fırladı fakat onu incecik belinden kavrayan kemer daha fazla gitmesine izin vermedi.
** Allah aşkına..Ne oluyor? ** Korkudan sesi titiriyordu Aylin'in..Çok korktuğu suratının bembeyaz olmasından belliydi..Şenol soluk soluğa arkasına yaslandı.
** Frenler..Frenler boşaldı..Bir an için tutmadılar..Kahretsin bir bu eksikti. ** dedi Şenol..Direksiyonun altından kaputun kolunu yukarı itti ve aşağı indi..Kaputu kaldırdı ve arızanın nedenini bulmak için dikkatlice motora doğru soktu kafasını..Aylin ne melem bir gün geçirdiğini düşünerek küfürü salladı.Önce otobüs sonra da araba..Lanet olsun, Şarköy'e gitmek bu kadar zor muydu? Önce bel kemerinden kurtuldu,kapıyı açarak dışarı çıktı,ayakta kollarını yanlara açarak gerindi ve sinirli bir şekilde kapıyı çarptı..
Kapı kapanır kapanmaz arabanın kaputu Şenol'un kafasına düştü ve öylece kalakaldı Şenol motorun üzerinde.Aylin çığlık atarak koştu.Kaputu kaldırdı ve Şenol'u kucağına alarak yere yatırdı.Gözlüğünü çıkarıp attı Şenol'un suratından..Gözündeki yara, yüzünü ekşitti..Ağlamaya başladı birden..Dudakları buruştu.Şenol'un kafasından akan kan şortunun altından uzanan güzel bacaklarına bulaşmıştı..Bir iki tokat attı Şenol'a ama hiçbir tepki yoktu..
** Şenol iyi misin? Lanet olsun ! Şenol ?? ** Şenol'un kafası kanamaya devam ediyordu..Aylin en yakın hastanenin nerede olacağı hakkında fikir yürüttü fakat öncelikle Şenol'un başına pansuman yapılması gerekir diye geçirdi aklından..En azından kanı durdurmalıydı..Şenol'u zor bela sürüyerek arabanın arka koltuğuna yatırdı. Nasıl bir yer burası,neden hiçbir araç geçmiyor?
Şenol bir şeyler söylemeye çalışıyordu fakat Aylin telaştan dediklerini duymuyordu.Bacaklarından direm direm ter akıyordu.Sütyeninin kopçaları yara yapmıştı sırtını.Anahtarı çıkardı yerinden.Bagaja yöneldi Aylin, ilk yardım çantasının orada olduğunu düşünerek..Bagaj açılmıyordu.Anahtar yamulmaya başlamıştı.Vurmaya başladı Aylin.Kız olmasına rağmen hiç de yabana atılmayacak yumruklar sallıyordu.Son birkez daha vurdu.Bu seferki çok kuvvetliydi. Bagaj, kilidi açılan bir kapı gibi ses çıkararak aralandı.
Aylin'in burnuna arabanın içindeki keskin koku gelmişti.Yavaşça kapağı kaldırdı ve midesi ağzına geldi birden,içinde bir ürperme oluştu.Elini ağzına götürdü yere çömelerek.Bagajın içinde dokuz ya da on tane yılan vıcır vıcır oynaşıyorlardı.Derileri sanki el işlemesi sanatçılığına benzer gibi rengarenkti.Birbirlerine dolanmışlardı.Kapalı kaldıkları çuvalı delip çıktıkları belliydi.Çıldırmışcasına oynaşıyorlardı..Kimi diğerinin kafasını ısırıyor,kimi ise ağzından çıkan salyaları diliyle emiyordu.Aylin sendeleyerek ayağa kalktı..Kusamamıştı.
Bagaja doğru yöneldi ürkek adımlarla ve tam kapağı kapatacağı sırada yılanlardan biri üstüne atlar gibi ileriye fırladı.Aylin çığlık atarak kenara çekildi.Bütün vücudu titriyordu.Yılan bagajdan çıkmış,yerde sürünüyordu.Aylin ani bir hareketle bagajı kapattı.Yılan yolun kenarındaki otların arasına dalmıştı..Etrafta sadece böceklerin sesleri yankılanıyordu.Şenol biraz olsun kendine gelmiş gibiydi.Başını tutuyordu gözleri yarı açık.Konuşmaya mecali yoktu fakat zorlayarak döküldü kelimeler.
** Başım..Ağrıyor..Yılanlar...** Aylin hem şaşmış hem de korkmuş gözlerle Şenol'a bakıyordu.Bir an için keşke otobüsü bekleseydim dedi.Ne yapacağını bilemez bir haldeydi.Kaçmak istedi fakat nereye kaçabilirdi.Hem de yaralı birini burada öylece bırakmak kendisinden beklenilmeyecek bir hareket diye düşündü.
Peki yılanlar..Ne anlama geliyordu..Sonra Şenol'un hayvan ticareti yaptığı aklına geldi fakat bu tip hayvanlar hiç de hoş değildi.Aylin, Şenol'un ayaklarını toparladı ve kapısını kapattı.
** Tamam hemen bir hastaneye gidiyoruz şimdi.Lütfen gözlerini açık tut..Sakın uyuma Şenol.Beni duyuyor musun?** Şoför koltuğuna oturmuş kontağı çevirmeye hazırlanıyordu.Anahtarı çevirdi telaşla.Araba çalışmıyordu.Bir...İki...Üç...Deniyordu fakat olmuyordu.Lanet olsun şu anda kız kardeşinin yanında olması için herşeyini verebilirdi.
**Çalış! Allah'ın belası araba..Çalış..** Ağlıyordu bir yandan..Gözlerinden akan yaşlar dudaklarından içeri giriyordu.Tekrar denedi.Bir hışırtı duydu sonra.Otların üzerinden geçen bir hayvanın hışırtısı gibiydi..Kafasını sola çevirdi aniden.Yüzü vahşice yanmış küçük bir çocuk ona bakıyordu..Çocuğun burnu yoktu.Kulakları da kemirilmişti.Aylin'in gözleri yuvalarından çıktı...Çığlığı bastı var gücüyle.Tekrar çevirdi kontağı korku içerisinde.Ve araba çalıştı.Gaza bastı ve araba arkasından dumanlar çıkararak hızla hareket etti.Lastikler yolda kapkara izler bırakmıştı.Öylesine ağlıyordu ki gözyaşlarından önünü bile göremiyordu.
Araba süratli bir şekilde yolda ilerliyordu..Aylin aynadan arkasına baktı korkudan gözbebekleri ufalmış bir şekilde..Gördüğü çocuk geride yoktu..Kimseler yoktu..Gaz pedalına öylesine yüklenmişti ki baldırlarındaki gerilme kendisine acı veriyordu..Şenol, arabanın arka koltuğunda - yılanlar -diyordu.Aylin telaştan Şenol'u duymadı bile.Sadece önüne bakıp arabanın hızını artırıyordu..Daha hızlı..Çok daha hızlı..
** Allah'ım!! nedir bunlar..Nerdeyim ben..Noolur yardım et bana..Yalvarırım ** diye haykırdı Aylin, İdrice yolunda hızla ilerlerken..Kafası karmakarışıktı.Olan bitenleri yorumlayacak kadar sağlıklı hissetmiyordu kendini.Öncelikle kaçmalıydı..Acaba yılanların korkusundan bir karabasan mı gördüğünü düşündü.. - hadi canım sen de güpegündüz ne karabasanı -
Yol sanki hiç bitmeyecek gibiydi.Alabildiğine uzanıyordu ..Sıcaktan eriyen yol, sanki cehenneme doğru gidiyordu..Aylin'in yüreği ağzına geldi ansızın..Çığlığı bastı..Köyde sadece onun çığlığı duyuldu sanki..Az önce gördüğü çocuk arabanın camına tutunmuş Aylin'e gülümsüyordu..İnsafsızca yanmış olan suratı cama yapışmış sırıtıyordu.Dudağının yarısı çürümüştü..Aylin cama vurmaya başladı..Bir yandan haykırıyordu.. - defol!! -....- defol!! - Çocuk elinde tutmuş olduğu kopmuş yılan kafasıyla cama vurdu...Ve birden kayboldu.. - tanrım..ne insafsızca yanmıştı suratı. -
Aylin'in bütün vücudu sırılsıklam olmuştu..Korkuyordu..Hem de hiç bu kadar korkmadığını düşünerek..Yol ileride sağa sapıyordu..Aylin direksiyonun hakimiyetini kaybetmemeye çalışıyordu..Genç bir kız için hiç te fena sayılmazdı..Hızını azaltmadan sağa saptı..Önüne neyin çıkacağını hiç düşünmemişti.Nasıl düşünebilirdi ki bu durumda...Yolun solundaki otlarda koyunlarını otlatan çoban, arabayı görünce alaycı bir tavırla baktı.Şehirliler işte..Köy yollarını boş bulduklarında kafalarına göre kullanırlar arabalarını..Buraya hiç de ait değilsiniz der gibi baktı arabanın ardından.
Bir yerde durup soluk almayı geçirdi aklından Aylin..Şenol hafifçe doğruldu..Başını tuttu.Eline bulaşan kanları görünce uykusundan yeni uyanan bir çocuk gibi etrafına bakındı..** Aylin..Nerdeyiz..Neler oluyor? ** dedi Şenol.
** Lanet olsun bilmiyorum..Bilmek de istemiyorum..Önce bir yerde durmalıyız..Daha fazla tutamayacağım şu Allahın belası direksiyonu ** Aylin ileride bir ev gördü..Bir an için içine bir huzur geldi..İnsan hiç tanımadığı bir evi görünce neden huzur duyar ki..?
Arabayı evin önünde durdurdu..Ev iki katlıydı,duvarları çatlamıştı.Mavi boya evin dış cephesini farklı gösteriyordu..Issız bir köyde böylesine bir ev..Herhalde zengin bir adamın yazlığıdır dedi Aylin..Ah bir de şu duvarlar olmasa..
Ayin derin bir nefes alarak başını direksiyona dayadı.Derinden ağlıyordu şimdi..Ağlaması iniltiye dönüşmüştü. Şenol, Aylin'in terleyen ensesini gördü..
** Aylin iyi misin? ** dedi Şenol.Aylin kafasını kaldırarak dikiz aynasından Şenol'a baktı hırçın gözlerle..Sahibi tarafından önünden yemeği alınan bir aslan gibi.Hani bilirsiniz, aslanları evcilleştirmeye çalışan insanlar olur..Ama hiçbir zaman bilmedikleri birşey vardır..Hayvanlarla şaka olmaz..Tıpkı yılanların İdrice'de yaptıkları gibi..
**İyi falan değilim..Allah kahretsin..Kimsin sen? Burası neresi? Neler oluyor burada? ** Öfkeyle cevap verdi Aylin.Şenol Aylin'in öfkesinden korkmuştu..Ama o da bilmiyordu neler olduğunu.Şenol'un hatırladığı en son şey spor arabasının motoruydu..Gerisi karanlık bir tüneldi..
**Ben hiçbir şey hatırlamıyorum.** Şenol bir yandan kanlı ellerini temizlemeye çalışıyordu.Derisi soyulana kadar ovuşturdu ellerini.
**Nasıl birşey bilmiyorsun? Peki o yılanlar ne? ** dedi Aylin.
** Yılanlar..Şey..Hayvan ticareti yaptığımı sana söylemiştim.Güney Afrika'dan gelen yılanlar onlar..Bir köylüye satacağım.** Şenol rahat tavırlarla konuşuyordu.Elbette öyle olması gerekirdi çünkü Aylin'in yaşadıklarının hiçbirisini görmemişti.
**Kapa çeneni gerizekalı.Bir insan, arabasının bagajında sürüyle yılan taşıyor ise,o kişi çıldırmış olmalıdır.Hem bir çocuk gördüm.Arabaya saldırdı.Küçük bir veletti ** dedi Aylin.Şenol işittiği hakaretten dolayı biraz kızmış,biraz da Aylin'in haklı olduğunu düşünerek cevap verdi.Ne de olsa insan arabada yılan görse ödü kopardı.
** Köylü çocuğudur o.Buralarda normaldir böyle şeyler..** Aylin iyice köpürmüştü bu cevabın üzerine.Ağzından çıkan tükürükler etrafa saçılıyordu.Parmaklarıyla saçlarını düzeltti.
**Köylü çocuğu mu? Yüzü yanmış bir çocuk.Burnu olmayan,kulakları kemirilmiş bir köylü çocuğu..Elinde kopuk bir yılan kafasıyla arabanın camına yapışmış bir çocuk öyle mi? Hadi be sen de!! ** Aylin arkasına yaslandı..Kopçalarının yara yaptığı yer sızlamıştı..Keskin bir acı hissetti..
** Saçmalıyorsun Aylin.Herhalde aşırı sıcaklardan ötürü hayal gördün.Meraklanma biraz dinlenirsen kendine gelirsin..** Şenol kapıyı açarak aşağı indi,elinde bastonu olmayan bir ihtiyar gibi sendeleyerek ayakta duruyordu.Başını tutuyordu gene,yüzü bembeyazdı.Sanki yarım saatte beş kilo vermiş olduğunu hissetti.Bitkindi..
Aylin derin bir nefes alıp,arabadan indi..Önünde durdukları evden başka bir yerleşim yeri gözükmüyordu etrafta..Sanki terkedilmiş bir yer parçasında son kalan bir yapı gibi duruyordu ev...Aylin çok uzaklara dikti gözlerini..Sanki orada da bir evin olduğunu farketti..İki evin arasındaki bu mesafe hiç de mantıklı sayılmaz dedi.
** Aylin,bak..Daha fazla oyalanamayız.Gitmem gerek.Çok işlerim var..Hem de başım..Dinlenmem gerek..** dedi Şenol,sıkılmış bir ses tonuyla.Aylin donuk gözlerle baktı Şenol'a.Senin saçma sapan laflarınla uğraşamam der gibi bir hali vardı.
** Dinle..Teşekkür ederim ilkin.Beni arabana aldın.Yardım ettin.Sonra işler karıştı.Talihsiz bir kaza geçirdin.** Aylin kapıyı sertçe kapattıktan sonra kaputun düştüğüne inanmıyordu, bu yüzden de ondan bahsetmedi..
** Kahretsin.Ama sonrası.Neler olduğunu bir anlayabilsem.Bir çocuk.İğrençti..Suratı..** Şenol alaycı bir tavırla sözünü kesti Aylin'in.
** Tamam tamam.Şimdi bu evin önünde neden tartışıyoruz anlamak mümkün değil.Eğer maksadın yemek falansa bir yerlerde bakkal bulabiliriz.Ama sadece yarım saat.Sonra buradan basıp gideceğiz.Haydi bin arabaya lütfen** Şenol arabaya doğru yönelirken Aylin onu izliyordu..Şenol arabaya bindi..Fakat araba çalışmıyordu..Aylin, Şenol'un ettiği küfürleri ön camdan görebiliyordu..Şenol hışımla indi arabadan..Bagajı açtı ve gördüğü manzara karşısında bütün vücudunu bir sıcaklık sardı.
** Sanırım beni dinlesen iyi olacak..Boktan araban çok işe yarıyor** dedi Aylin gülümseyerek..Ama gülümsemesinin altında yatan öfke suratına yayılmıştı.Şenol ve Aylin birbirlerine bakıyorlardı..İkisi de garip olayların içine düştüklerinin farkına varmaya başlamışlardı.Bir daha tanımadığım insanları asla arabama almayacağım,dünyanın en güzel kızı olsa bile diye geçirdi aklından Şenol..Aylin ise başından beri pişmandı..
Aylin evin kapısını çaldı titrek vuruşlarla..Açın şu lanet olasıca kapıyı der gibiydi..Kısa bir sessizlikten sonra kapı yavaşça açıldı.Yaşlı bir kadın korkmuş gözlerle Aylin'e bakıyordu yarım açtığı kapının ardından...Yetmiş yaşlarında bir kadındı.Suratı yılların vermiş olduğu yorgunluğu üzerinde taşıyordu.Yüzündeki çizgiler yaşlılığını sergiliyordu adeta.Aylin tam birşey söyleyecekken yaşlı kadın bir hışımla çarptı kapıyı..
** Ne olur açın? Yalvarırım açın..Yardıma ihtiyacımız var..** Sinirleri iyice bozulmuştu..Ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.Sanki boğazında düğümlendi telaşı..Şenol, Aylin'in yanına gelirek kolundan tuttu, gidelim dedi..Aylin başını önüne eğmiş küçük kızın hayalini görüyordu.
Kapı açıldı tekrardan.Yaşlı kadın elinde bir tüfekle çıktı karşılarına. ** Ne var ? Ne istiyorsunuz? Kimsiniz? ** dedi kadın.Aylin ve Şenol tüfeğin namlusuna bakıyorlardı.İkisi de ellerini havaya kaldırmışlardı.Kadın yaşlıydı fakat tetiği çekecek kadar kuvveti vardı.Mermiler ise yeni doğmuş bir bebek kadar tazeydi.
** Ee , teyze..Korkmanıza gerek yok.Bizler misafiriz.Buraların yabancılarıyız.Lütfen tüfeği indirir misiniz?** dedi Şenol kekeler gibi.
** Lütfen içeri alın bizi.Çok yorgunuz.Saatlerdir yollardayız ve başımıza kötü olaylar geldi.Soluklanmak için zaman verin bize lütfen.Ne olur? ** Aylin,daha başka nasıl inandırabilirim der gibi bakıyordu kadına.Yaşlı kadın, Aylin'in gözlerindeki yorgunluğu ve ürkekliği farketti.Ama yine de tedbirli olmalıydı..Yabancılar..Ne yapacakları hiç belli olmazdı..Başıyla işaret etti kadın, içeri girin gibilerinden.Tüfeğini yere indirdi. Aylin ve Şenol havada asılı kalmış olan ellerini indirdiler ve içeri girdiler...
3.BÖLÜM
Aylin ve Şenol yer sofrasında köy yemeklerinin tadına vardılar..Buram buram kokan köy ekmeği ve taptaze meyvalar.Bir yandan karınlarını doyururken bir yandan da başlarından geçenleri anlatıyordu Aylin..Kadın çay getirdi.Sandalyesine oturup tespihini çekmeye başladı.
** Kötü bir yolculuk geçirmişsiniz.Görmüş olduğun o çocuk nedir bilmiyorum.Belki de bir karabasan kızım..Sıcaklar malum..İnsanı hasta ediyor ** dedi kadın.Şenol bu sözleri duymak istiyormuş gibi atladı..
** Evet teyzeciğim.Ben de söylüyorum..Hayal görmüştür..Başka ne olabilir ki? ** Aylin çıldırıyor muyum diye düşündü.Yoksa hepsi birer hayal miydi? Ama olamazdı..Zihni gayet yerindeydi..Evin içindeki duvarlara göz gezdirdi..El işlemesi paspaslar vardı.Kurumuş biberler sırayla bir ipe geçirilmiş bu paspaslardan birinden aşağı sarkıyordu..Bagajdaki yılanlar geldi aklına..İpteki biberler yılanları anımsatıyordu..Yüzünü ekşitti birden.Kadın,Aylin'i dalgın gözlerle süzüyordu
.
** Gördüklerin hayaldir kızım..Meraklanma..İstersen senin için dua ederim.İyi gelir.** dedi yaşlı kadın..Aylin aklındaki karabasanlarla uğraşıyordu.Fare gibi kemiriyordu beynini bu düşünceler..Şenol ise kadından kafasındaki yara için tentürdiyot ve sargı bezi istemişti..
** Ama birşey daha vardı.Şey..O çocuk,arabanın camına yapıştığı sırada elinde bir yılan kafası vardı..Cama vuruyordu onunla** diye ekledi Aylin..O anda kadının elindeki tespih yere düştü.Şenol,keskin gözlerle kadına baktı.Aylin yere düşen tespihe sanki ipnotize olmuştu.Yaşlı kadın Aylin'in bu son söylediklerini duymak istemezmiş gibi dondu kaldı.
** Ee..** Kadın konuşamaz olmuştu.
** Bir çay daha almaz mıydınız? ** Kelimelerin arasında es vererek konuşur gibiydi.Sandalyesinden kalktı. Boş gözlerle karşıya bakıyordu.
** İyi misiniz? Bir şey mi oldu? ** dedi Aylin.Telaşlanmıştı.Şenol ayağa kalktı ve kadının ellerinden tutarak tekrardan sandalyesine oturttu.Kadının elleri buz gibiydi.Annesinin cansız elleri geldi aklına..Kalp krizi aniden gelip götürmüştü annesini..
Kadın kuru bir ses tonuyla konuştu.Kelimeler ağzından çıkmak istemiyormuş gibiydi. ** Yılanlar ** dedi kadın.
Şenol ve Aylin huzursuzca bakıştılar..Bakışlarından ürkeklik seziliyordu. **Yılanlar mı? Ne olmuş yılanlara? Anlatırmısınız lütfen? ** Aylin herşeyi öğrenmek isteyen bir cinayet müfettişi gibiydi.Üzerindeki korkaklık gitmiş yerini merak almıştı.Yer sofrasına da alışkın değildi,dizleri tutulmuştu,bir sandalye alıp oturdu.
** Yılanlar, İdrice'nin yılanları ** Kadın kendine gelir gibiydi. ** Bundan dört sene önce iki kişi öldü burada.Ama normal bir ölüm değildi.Yılanların saldırmasıyla öldüler.Birisi küçük bir kız çocuğuydu.Yılanlar önce korkutmuşlar onu,daha sonra da saldırmışlar..Vücudunun her tarafında ısırık izleri varmış..Burnunu falan yemişler..Kız zor bela hastaneye götürülmüş.Doktorlar güçlükle kurtarmışlar kızı ama kız yatalak olmuş..Ne konuşuyor ne de ayağa kalkabiliyormuş.Ama sonra..Kızın sinirleri iyice bozulmuş.Her gece rüyasında musallat olmuş yılanlar..Ve sonunda kız cinnet geçirip kendini yakmış.Ah Allah'ım, zavallı Yelda..**
Aylin kadının anlattıkları karşısında şok geçiriyordu..Kaşları çatılmış, yolda kendisine görünen'in Yelda olduğunu düşünüyordu..Ellerinde beliren titreme bütün vücuduna yayıldı.
Gözleri irileşti, yüzündeki damarlar genişledi..Şenol ellerini ve ayaklarını yaptığı hatadan dolayı pişman olmuş bir çocuk gibi büzüştürmüştü..Gözünün altındaki yaraya dokundu. Yılanlar.Az kalsın gözünden olacaktı.
** Aman Allah'ım! Nasıl bir vahşet bu? Peki ikinci ölen kim? ** dedi Aylin merakla.. Kadın bunları anlatırken gözleri dolmuştu..
** Onu bilmiyorum..Çok eskiden yaşanmış..Ben çok ufakmışım o zaman..Ama tek bildiğim elli yaşlarında bir adammış..Ve tek kolu yılanlar tarafından parçalanmış..Aşırı kan kaybından da ölmüş....İdrice 'de yılanlar hiç sevilmez.Yılan kelimesi bile geçmez hiçbir sohbette.Demek sana görünen Yelda idi.Peki neden böyle birşey yaptı bilmiyorum **
Aylin ben biliyorum gibilerinden başını salladı..Şenol'a baktı öfkeden kudurmuş gözlerle.Kadın, eğer isterlerse bu gecelik evinde kalabileceklerini belirtti.Zaten yalnız yaşıyordu.Uzun zamandır misafir de ağırlamamıştı.Şenol bu teklifi geri çevirse de , Aylin konaklamanın çok iyi olacağını söyledi..Şenol da bu dinlediklerinden epey etkilenmişti.Birgün bu yılanların başına iş açacağını biliyordu.Ve bu son partinin ardından işi bırakacağını düşündü.Şenol, Aylin'in ısrarlarına dayanamadı ve evde kalmayı kabul etti...Şenol'u, yaşlı kadının getirdiği ilkyardım malzemeleriyle kafasına pansuman yaparak sargı bezleriyle tedavi etti Aylin.Şenol bundan çok etkilenmişe benziyordu ki Aylin'e çok güzel olduğunu söyledi ilk kez..Ve karanlık iyice bastırmıştı İdrice'de..
4.BÖLÜM
Tek bir elektrik direği aydınlatıyordu evin olduğu yolu.Lambadaki uçuşan sinekler,gecelerin de en az gündüzler kadar sıcak olduğunu gösteriyordu adeta..Gece ötüşen böcekler nasıl da detone olmadan sessizliği bozuyorlardı.Şenol bir o yana bir bu yana dönüyordu yatağın içinde..Uykusu kaçmıştı..Başının zonklaması geçmişti.Temiz hava yaramadı diye söylendi huysuzca.Yatakta doğruldu,terliklerini giydi. - ne düşünceli bir kadın. Misafirleriyle terliklerine kadar ilgileniyordu.- Tuvalete gitmek için kapıdan çıktı..Tuvalet hoün sonunda yer alıyordu..Yaşlı bir kadın için büyükçe bir ev diye düşündü..Sessizce ilerledi..Tuvaletin önüne geldi.Işığı yaktı.Kapıyı araladı.Yağsız bir kapının gecenin bu vaktinde çıkardığı ses kulakları tırmalıyordu.
Kapıyı kilitledi.Aynaya baktı.Kendini bir an için tanıyamadığını itiraf etti.Ne kadar da bitkin görünüyordu.Gözlerinin altında mor halkalar belirmişti.Yüzünü yıkadı.Pantolunun düğmelerini açtı.Klozet kapağını kaldırdı ve küçük çocuğun ona baktığını gördü..Çocuk elindeki fareyle ona gülümsüyordu klozetin içinde. ** Bunu yılanlara ver. Çok severler ** dedi kız ve birden dumanlaşarak kayboldu.Şenol bağırarak geriye doğru sıçradı.Duvara yaslanmış gözlerini yummuştu.
Derin derin soluk alıyordu.Nefes alıp vermesi anormalleşmişti. Kalbinin üzerinde bir sızı hissetti.Kalp krizi geçirdiğini sanmıştı.Sonra yavaş yavaş gözlerini açtı.Klozete bakıyordu endişeli gözlerle...Anahtarı çevirdi telaşla.Kapıyı açtı ve koşarak odasına gitti.
Odanın içerisinde dört dönüyordu.Bütün bu olanlar ne anlama geliyordu? Musallat olan bu çocuğun amacı neydi? Yatağa oturdu.Parmaklarıyla şakaklarına masaj yapıyordu.Biraz olsun sakinleşmişti.Ne yapması gerektiğini düşündü.Şaşkınlıktan tırnaklarını kemirmeye başlamıştı.Aslında etlerini ısırıyordu.Sandalyenin üzerinde asılı olan gömleğinin cebinden bir sigara çıkarıp yaktı.Duman bütün vücuduna yayılmıştı.Rahatladı tarifi imkansız bir şekilde.İnsanlar neden stresli anlarında sigara içmek isterler ki?
Odanın kapısı iki kere vuruldu yavaşça.Şenol yerinden sıçrayarak gerilemeye başladı.Pencerenin önüne kadar gitti.
** Şenol, uyanık mısın? ** diye seslendi Aylin. Rahat bir nefes alarak gözlerini yumdu Şenol ve kapıyı açtı. ** Ne oldu sana? Ter içinde kalmışsın? ** dedi Aylin..
** O çocuk.Tuvalette.Klozette..** Şenol'un sesinde yoğun bir stress vardı.Dudakları titiriyordu..Yaşadıklarını anlattı Aylin'e.. Aylin gözlerini irileştirmiş heyecanla Şenol'u dinliyordu. ** Kahretsin..Allah'ım ne yapacağız? Sıcaktandır canım.** Aylin alaycı bir gülümsemeyle Şenol'a cevap verdi.
Ama sinirlerinin bozuk olduğunun farkındaydı.Bu yüzden gülmesine engel olamadı..Şenol gömleğini giymeye başladı .Düğmelerini hızlıca iliklerken Aylin'e bakıyordu. ** Buradan gidiyoruz.Ve bu olanları hatırlamak bile istemiyorum.İdrice...Bir daha asla buraya yolum düşmeyecek..Asla..** dedi Şenol..Aylin onu izliyordu..Kafayı yemediğinin anlaşılması güvenini yerine getirmişti Aylin'in.
** Tamam..Gidelim.** Şenol, Aylin'in yanına sokuldu.Aylin bir an için kendisini öpeceğini düşündü.Aslında öpüşmeye öyle ihtiyacı vardı ki..İkisi de sessizce koridorda ilerlediler..Aşağı inen merdivenin ilk basamağına geldiklerinde bir çocuk ağlaması duyuldu. Şenol irkilerek Aylin'e baktı. ** Duydun mu? **
**Hayır duymadım.Duymuyorum.Duymak istemiyorum** dedi Aylin.Tir tir titriyordu Aylin.Şenol'un eline sarıldı..Şenol,Aylin'in ellerinin buz gibi olduğunu hissedince kendisine de bir titreme gelmişti.Ağlama sesi giderek artıyordu.Ve evin içinde sanki birileri koşuyordu.Bir kovalamaca gibiydi.Koşuşmalar alt kattan geliyordu.Ağlamalar kahkahalara dönüştü.Ayak sesleri yavaş yavaş daha belirginleşmeye başladı.Sanki yukarı kata geliyorlardı.
Şenol ve Aylin çaresizce etraflarına bakındılar.Aylin bütün kuvvetini Şenol'un eline vermişti..Aylin - Teyze- diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu..İkisi de oldukları yerde çakılıkalmışlardı.
Şenol, Aylin'in kolundan çekiştirerek hızla koridorun girişinde yer alan odaya gitmek istedi.Aylin bir an için duraksadı fakat oturup düşünmek için hiç de iyi bir vakit olmadığını düşündü.Evin içindeki koşuşturmalar artarak devam ediyordu.Aylin, odanın kapısının önünde ellerini kulaklarına bastırmış,çıldırmamak için kendini zorluyordu.
** Teyze..Kapıyı aç!. Kapıyı aç !! ** Şenol kapıyı kıracakmış gibiydi.Aylin - GİT BURADAN..DEFOL- diye tekrar ediyordu.Gözlerini yummuş çaresizce bekliyordu.Kapı açılmadı.Şenol tekrar tekrar yumruklarını vurdu kapının ortasına..Kahka sesleri kesilmişti..Ayak sesleri de azalarak kaybolmuştu.Şenol geriye çelilip bütün kuvvetiyle kapının koluna bir tekme savurdu.Kapının açılmasıyla odanın duvarına çarpması bir oldu.Şenol içeri girdi,ışığı yaktı.Tavandaki çengele asılmış olan yaşlı kadının vücudu Şenol'a bakıyordu.Kadının gözleri bembeyazdı..
Kan beynine vardı Şenol'un.Kafası bulutlanmıştı.Havale geçirip konuşma yeteneğini kaybeden biri gibiydi.İçi ürperdi.Aylin ise kapının önünde oturmuş kendi kendine söyleniyordu.Gözlerini yere dikmişti, Şenol'un gördüğü manzaradan haberi bile yoktu.Şenol, Aylin'i yerden kaldırdı,kadını görmemesi için elleriyle gözlerini kapatarak kaçalım dedi ve merdivenlerden koşarcasına indiler..Şenol evin kapısını açtı.Önce Aylin'i itti dışarı sonra kendisi çıktı.
** Teyze nerede? Şenol, cevap ver.! ** Aylin'in alnındaki kalınca damar iyice belirginleşmişti.Sanki on yaş ileri gitmişti.
** Teyze yok.Gitmiş.Boşver şimdi onu.Haydi arabaya bin.Gidiyoruz ** dedi Şenol emreder gibi.Havanın sıcaklığı kaybolmuş, yerine insanın içini titreten bir soğuk gelmişti.
- BENİ DE GÖTÜRÜN.LÜTFEN .GÖĞSÜM DARALIYOR.GÖTÜRÜN BENİ.!!! İDRİCE'DE DURMAK İSTEMİYORUM. - Şenol ve Aylin sesin geldiği yöne doğru baktılar.Elektrik direğinin altındaki çocuk onlara bakıyordu..Çocuğun olmayan burnunun yerinden sapsarı irinler boşalıyordu. Kar gibi beyaz elbisesinin önü kanlar içindeydi..
Aylin kendinden geçmişti.Zihni artık karanlıktı.Ellerini açıp,kıza doğru yürümeye başladı.
** Aylin ,kendine gel.Aylin !! ** Şenol gırtlağı yırtılırcasına bağrıyordu.Kolundan tuttu,gitmesini engelledi.Bir tokat yapıştırdı Aylin'in güzel yanaklarına.Ve kollarında bayıldı Aylin.Çocuk ortalıklarda yoktu..Şenol, Aylin'i sürüyerek arabaya taşıdı.Bir yandan da arkasına bakıyordu.Hırıltılı bir soluk alması vardı Şenol'un..Şuradan bir gidebilsek diyordu içinde büyüttüğü korkuyla..Koltuğuna oturdu.Kontağı çevirdi.Olmuyor yine.Çalışmıyor.Arabanın ön paneline yumruğunu indirdi.Tıpkı soğan kırar gibi. -GÜM !! -
Şenol, zihnindeki karmaşayı çözemiyordu.Herşey allak bullaktı.Sanki bir at sineği beyin damarlarından kan emiyordu.Arabanın tepesinden ortalığı ayağa kaldıracak bir ses geldi.Sanki bir demir yığını düşmüştü.Şenol başını eğdi irkilerek.Bir şey yürüyordu tepesinde.Anahtarı çevirdi tekrar.Sanki araba küçük çocukla işbirliği yapıyormuşcasına çalışmak istemiyordu.Aylin baygın bir vaziyette uzanmıştı arka koltukta.
Sesler kesildi birden.Şenol gözlerini yummuş, bir şeyler mırıldanıyordu.Ama ne dediğini kendisi bile bilmiyordu.Aniden Şenol'un solundaki camda belirdi çocuk.
Hiç bu kadar yakından görmemişti onu. Evet tuvalette görmüştü fakat şimdi çocuk ,suratının adeta birkaç santim uzağındaydı.Şenol, çocuğun burnunun olmadığını farkedince tiksindi birden.Böyle bir vahşet!..Ne insafsızlık..
Şenol vücudunu geriye itti.Çocuk cama yapışmıştı ve bu sefer oldukça öfkeliydi..Bütün kuvvetiyle cama yumruklar atıyordu.Cam hafiften çatlamıştı.Şenol dizini büküp havaya kaldırdı.Ve cesaretini toplayıp var gücüyle cama geçirdi bacağını.Çocuk almış olduğu darbeyle tiz bir çığlık atarak fırlayıp yere çakıldı.
.Şenol derin bir nefes aldı.Pantolunun baldır kısmı kan olmuştu.Diz kapağına kadar müthiş bir acı hissetti.Yavaşça bacağını içeri aldı.Doğruldu.Kapıyı açtı.Yere bastığında acı beynine sıçradı sanki.Sol ayağının üzerinde doğruldu bağırmasına neden olan sızıyla.Yüzü acıdan büzüşmüştü.Küçük çocuk yerde uzanıyordu cansız bir durumda.Aklından yapmamalıyım diye geçirdi Şenol ama yapması gerekiyordu.Bu kabusa bir son vermeliydi.Bitirmeliydi bu işi.Bagajın önüne geldi..
Anahtarı soktu kilide.Kapağı kaldırdı.Yılanlar oynaşıyorlardı vahşice.Sokağı aydınlatan ışığın çok ufak bir kısmı giriyordu bagajdan içeri.Elini daldırdı.Ne olursa olsun der gibiydi..Sümüksü bir ıslaklık geldi önce eline,daha sonra da yılanın gövdesi.Yumuşacık bir gövde.Hayvanı ortasından tutup kaldırdı.yılan havada ileri geri sallanıyordu.Şenol ürkek hareketlerle ve tabii ki iğrenmiş gözlerle yılanı başından kavradı.Hayvan iyice azmıştı.Ağzını açmış, dişlerini gösteriyordu.Şenol yerde yatan kızın üzerine doğru yürüdü.Kız birden gülmeye başladı.Ve Şenol ani bir refleksle yılanı kızın üzerine attı ve geri çekildi.
Yılan kızın yüzünde dolanıyordu ve kızın gülmesi kesilmiş,ağlaması işitiliyordu.Garip sesler çıkarmaya başlamıştı.Şenol donuk gözlerle ayakta dikilmiş kızı izliyordu.Hayvan ağzını açtı ve dişlerini kızın boynuna geçirdi.Kız boğazının derinliklerinden gelen acı dolu çığlığı kopardı ve yılanla mücadele etmeye başladı.Yerde debeleniyordu.Hayvan son birkez ağzını açtı ve kuvvetlice ısırdı.Kızın boynundan kanlar fışkırıyordu.Öğürür gibi bir ses çıkardı kız ve iki kolu da yanlara düşerek hareketsizce kalakaldı.Yılan kızın üzerinden sürünerek otlara karıştı..
5.BÖLÜM
Şenol ve Aylin arabanın içinde sabahladılar.Aylin herşeyden habersiz gözlerini açtı.Yeni bir günün ilk ışıkları İdrice'yi aydınlatıyordu.Aylin, Şenol'u uyandırarak neler olduğunu öğrenmek istedi.Hatırladığı tek şeyin küçük çocuğun onlarla gelmek istediğini söylemesi olduğunu belirtti Şenol'a.
Şenol hiçbir şey söylemeden kontağı çevirdi ve araba homurdanarak çalıştı.Gülümsedi Şenol.Nefret eder gibi gerildi dudakları.Yola çıktılar.Aylin bazı sorular sormaktaydı fakat Şenol sanki dilini yutmuş gibi arabayı kullanıyordu.Bir tepeye yaklaştılar.Şenol arabayı tepenin sonuna getirdi.Aşağısı uçurumdu.Kayalıklar ve sonunda deniz..Uçurumun sonunda denizin olması ne de garipti.Acının sonunda mutluluk gibi.Ölüm ve bulutların üzerindeki ferahlık.
** İn arabadan ** diye emretti Şenol. Aylin, Şenol'un davranışlarından korkmuş bir halde indi arabadan.Şenol arabayı durdurdu.Koltuğunun altında zor zamanları için sakladığı benzin dolu şişeyi eline aldı.Arabadan indi.Bacağındaki acı hala sızlatıyordu vücudunu.Benzini arabanın içine döktü.Her yeri benzinin keskin kokusu sarmıştı.Aylin şaşkınlıkla Şenol'u izliyordu.
** Delirdin mi sen? Ne yapıyorsun? Kendine gel? ** dedi Aylin.Şenol, dönüp bakmadı bile.
** Geri çekil ** dedi Şenol.Cebinden çıkardığı çakmağı yaktı ve arabanın arka koltuğunu tutuşturdu.Araba aniden alev aldı.Aylin hayretler içerisinde kalakaldı.Gözlerine inanamıyordu..Şenol, Aylin'in kolundan tutarak oradan uzaklaştırdı..Ana yola doğru yürürlerken araba, içindeki yılanlarla birlikte yok oluyordu..
6.BÖLÜM
Şenol gece olan olayların hepsini en ince ayrıntısına kadar anlattı.İkisi de bu yaşadıklarından ötürü zihinsel olarak gerilemişlerdi.Etrafa boş gözlerle bakıyorlardı.Karşıdan bir otobüsün geldiğini gördüler.Yüzlerinde buruk bir mutluluk oluştu. Otobüsün camında '' ŞARKÖY - İSTANBUL '' yazıyordu.Otobüs durdu ve bindiler..
Otobüsün içinde hiç kimse yoktu.Şenol, şoförün yanına gittiğinde adamın otobüsü tek koluyla kullandığını gördü..Ve otobüs birden hızlanmaya başladı........
- SON -
Kaynak: http://www.yolhikayeleri.com
Eski zamanlardan beri insanlar kendilerini özel hissetmek ve kendilerine yakışan, uyan kıyafetler diktirmek için hep terzileri tercih ettiler. Çünkü terzilerin işciliği her zaman özel, özenli, farklı ve değerliydi.
Laliz.biz'i özenle çalışan bir terziye benzetelim. Ama öyle bir terzi ki, size beklediğinizden fazlasını veren bir terzi.
Hayal edin, Dünyanın en kaliteli kumaşları, usta terzilerin el emeği ile sizler için yeni tasarımlarla buluşuyor ve eşsiz giysilere dönüşüyor.
Bir düşünün!!!
Sizin ölçülerinizi iyi analiz edip ve değerlerinizi sizi daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Edindiğimiz bu bilgi ve değerler ışığında sizi en iyi şekilde temsil edecek çalışmalar ortaya koyuyoruz. Yani bir terzi titizliğinde, size en yakışan elbiseyi dikiyoruz.
İşte Laliz.biz ekibi bu felsefeyi kendisine yol edinmiş, gideceği yönü ve ulaşmak istediği noktayı bilen yenilikçi, tecrübeli, dinamik, lider, atak, sürekli gelişmelere açık, zamanın ruhunu taşıyan, tasarımlarına önem veren, kararlı ve hedef odaklı çalışan bireylerden oluşmaktadır.
evden eve nakliyat, evden eve, evdeneve kargo, evden eve kargo, evdeneve, nakliyat, kargo, taşımacılık, şehirlerarası evden eve nakliyat, ayazoğlu evden eve, ayazoğlu, rıfatoğlu evden eve, rıfatoğlu evdeneve, rıfatoğlu evdeneve
Lal Design, Lal Soft, Lal Host, yazılım hizmetleri, tasarım hizmetleri, web sitesi, hosting hizmetleri, ahmet kater, alan adı tescili ve tüm web sitesi çözümleri sunar. ayrıca e-bülten ebülten ve banner tasarımları yapar. flash sitelerini de unutmamak lazım. web sitesi deyince lal design ı tercih etmelisiniz. www.islertikirinda.com www.laldesign.net www.lalsoft.net www.lalhost.net www.laliz.biz www.lal.web.tr www.oburada.com arkadaşlık sitesi dating sitesi www.ilkbilensizolun.com haber portalı kurar, e-ticaret siteleri ve web sitesi yönetim panelleri kurar. web sitesi yönetim paneli www.laliz.biz sitesi altında. ayrıca haber portalları da inşa eden lal design ın yaptığı çalışmaları görmek için www.laldesign.net sitesini ziyaret ediniz. web reklamlarında da lal design internet hizmetleri yine yanınızda. web sitenize admin mi lazım, o zaman bizi arayın, yani lal design internet hizmetleri. lal design internet hizmetleri bir laliz.biz kuruluşudur. laliz.biz şirketler grubuna bağlı diğer bir şirket de www.lalhost.net yani lalhost.net lal host hosting hizmetleri windows ve linux tabanlı sunucuları ile yüksek hızlı güvenli hizmeti sizlere sunuyor. ayırca yine www.laliz.biz laliz.biz şirketler grubuna bağlı diğer bir şirket de www.lalsoft.net lalsoft.net lal soft müşterilkerine web tabanlı yazılım çözümleri sunar. yani www.laliz.biz laliz.biz şirketler grubu tam teşekküllü web hizmetleri sunmanın gayreti ile yatırımlarına devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder